Bu çalışma, akıl hakkındaki gerçeği, onun şerî hükümle olan ilişkisini ortaya koymaya çalışır. Böylelikle bizim için aklın şeriattaki işlevini ve hüküm koyma konusunda bağımsız olup olmadığını, fer’î ve yeni ortaya çıkan meselelerde Allah’ın hükmünü çıkarsamamız için sadece bir araç mesabesinde olup onunla Allah’ın ve resulünün muradını anlamamız konusunda bir yardımcı olup olmadığını anlamaya çalışır. Başka bir deyişle akla verilen yeti sayesinde dinimizi anlamak ve onun ışığında dünyamızı inşa etmek için

Fıkıh usûlü ilminin güttüğü gaye, kural ve nazariyelerini tafsîlî delillere tatbik etmek suretiyle şer'î hükümlere ulaşmaktır. Başka bir ifade ile, şer'î amelî hükümleri tafsîlî delillerinden çıkarabilmeyi temindir. Bu ilmin kaideleri sayesinde şer'î nasslar anlaşılır. Kapalı olan lafızların manaları bilinir. Aralarında çelişki olan lafızlar arasını bulma ve bunlardan birisini tercih imkânı elde edilir. Şayet kişi ictihad ehliyetine sahipse, yeni problemlerin dînî hükmünü ortaya çıkarmak için kıyas, istihsa

Hukukun gayesi toplumsal münasebetleri düzenlemek, ferdin ve toplumun menfaatlerini korumak, insanların arasında çıkan anlaşmazlıkları çözüme kavuşturmak ve yaşanabilecek haksızlıkları önleyerek toplumda adaleti sağlamaktır. İslâm hukuku bu amaçla birtakım müeyyideler koymuş, gerektiğinde bu müeyyideleri uygulamak için yargı müessesesi tesis etmiş ve yargı yetkisini de hâkime tevdi etmiştir. Fertlerin haklarını korumak ve adaleti sağlamak için yargı görevini üstlenen hâkimin bu görevi yerine getirirken, ort